Bu sene derinlemesine yapmayı planladığım Yunanistan Keşif Turlarının ilk ayağı oldu “Alexandroupoli”. Sakin ve yorgun bir şehir aslında, bunu şehrin mimarisinde çok rahat süzülebilen Yunan, Türk ve Rus izlerine borçlu sanırım.
Şehir diyoruz ama 70 binlik nüfusuyla bir kasabadan da hallice. Bir köşesinden Yunancanın kıvrımlı tınılarını duyarken, hemen ara sokaktan Türkçe’nin Trakya’da yoğrulmuş sesleri geliyor. Şehirde kimin hangi dili ne kadar bildiğini kavramak gerçekten çok güç. İngilizce, Yunanca ve Türkçe karışımı bir dil oluşturuyorsunuz kendinize iki gün içerisinde.
Aslında şehir büyük bir liman, küçük bir fener, her köşe başında bulunan cafeler ve tüm bunların içerisinde sakinlikle yaşayan Yunan halkından oluşuyor. 7’den 70’e herkesin Cumartesi ve Pazar günlerini ne kadar da mutlu ve huzurlu geçirdiklerine şahit olunca; insan ister istemez bu havaya yaşadığı şehirde, İstanbul’da ne kadar da hasret kaldığını hatırlıyor.
Alexandroupoli, İstanbul’dan yaklaşık 3 saat mesafede Türkiye’ye en yakın Avrupa; sıradan bir hafta sonunu keyifli bir dinlenceye dönüştürmek isteyenlerin mutlaka denemesi gereken bir şehir.